AVRUPA ARI ÇÜRÜĞÜ

Avrupa yavru çürüklüğü hastalığı daha çok ilkbahar ve yaz başında zayıf kovanlarda görülür. özellikle nektarın az olduğu dönemlerde daha sık görülür.

Kovanların zayıf ve kötü kışlatılması , ilkbaharda soğuk ve nemli havaların uzun süre devam etmesi, yetersiz beslenme, stres ve nektar akımının geç başlaması sonunda hastalık belirtileri görülür.

Dünyada en yaygın görülen hastalıklardan biridir. Hastalığın etmeni en son yapılan sınıflandırmaya göre Melisococcus pluton adında bir bakteridir. Hastalıkta diğer bazı (sekonder) bakteri türleri de görülür ancak bunlar doğrudan hastalık oluşturmazlar fakat ölü larvanın kokusu ve kıvamı üzerinde etkili olurlar.

HASTALIĞIN BELİRTİSİ

Hastalığın kendine özgü kokmuş et ya da balık kokusunu andıran kokusu kovan açıldığında algılanabilir. Açık yavru döneminde ölmüş larvalar koyu kahverengi ve siyaha yakın renktedir ve larvadaki renk değişimi önemli bir belirtidir.

Hastalığın çok şiddetli seyrettiği durumlarda kapalı yavru gözlerinde de görülebilir. ölmüş larva bir çöple çekildiğinde Amerikan yavru çürüklüğünde görülen ipliksi uzama görülmez, kolayca petek hücresinden çıkartılabilir. Genellikle, Amerikan yavru çürüklüğü kapalı yavrularda görülürken Avrupa yavru çürüklüğü açık yavrularda görülür.

Avrupa yavru çürüklüğü oldukça sık görülen bir hastalıktır. Ancak çoğu yerde enfeksiyonun seviyesi düşük seyrettiği ve kuvvetli koloniler, hastalıkla kendi kendine başa çıktığı için arıcıların gözünden kaçmaktadır.

Hastalığa yakalanmış kovanlarda canlı, istekli çalışan işçi arılarda aşırı bir hassasiyet , tedirginlik, isteksizlik ve tembellik göze çarpar. ölü larvaların rengi değişir, donuk beyazdan önce sarı sonra kahverengi ve sonra da siyaha dönüşür. Larvalar genellikle kangal (C harfi) formundayken ölürler. ölen larvalar sulu, yumuşak bir görünüştedirler sonraları ise hamur kıvamını alırlar .

MüCADELESİ

Amerikan yavru çürüklüğündeki uygulamanın aksine şiddetli durumlar hariç, bu hastalıkta arıların ve yavru peteklerin imhasına gerek yoktur. Koloninin ana arısı bir süre kovan içerisinde kafeslenerek yumurta atması engellenir. Oxytetracycline, erythromycin veya diğer antibiyotik uygulamaları ile tedavi edilebilir. Ancak, antibiyotik kullanımı konusunda mutlak surette bir uzmanın görüş ve önerileri alınmalıdır. Çünkü antibiyotikler belli aralıklarla, belli dozlarda ve belli bir süre için kullanılması gereken maddelerdir. Aksi halde arı kolonisine, aile bütçesine ve balın kalitesine zarar verilir. Antibiyotik verilen kovanın balı uzun bir süre tüketilmemelidir. örneğin bu sürenin oxytetracycline grubu için en az 8 hafta olmasına karşın diğer antibiyotik grupları için 1 yıla kadar çıkabilir.

Arılıkta kullanılan ekipman ve hastalıklı kolonilerin boş kovanları 50 lt suya 1 kg soda veya 1/1’lik amonyum klorid eriyiği ile dezenfekte edilmelidir.

(KAYNAK: YAYÇEP, ARICILIK)